“Book Descriptions: İşinde, bodrumdaki odasında, üzerinde yükselen bütün katların ağırlığını duyuyor, boğulacağını sanıyordu. Üst katlarda odası olmayacaktı hiçbir zaman. Hayri Bey emekliye ayrıldıktan sonra onun yerine geçebilirdi, o kadar. Belki de ömrü boyunca bodrum katından çıkamayacaktı. (...) Küçük insan olarak yakaladığı ve seve seve yetinebileceği küçük yaşama sevinçlerini, Hayri Bey gibiler kirletecek; üst derecedekiler de, aslında gereksindikleri, benimsemeye, hiç değilse varlığını duymaya can attıkları olağan duyarlılıkları –ayrıcalıklarını küçümsemeyle pekiştirebildikleri için– horlayacaklardı. Kimseler sevinmesine izin vermeyecekti.
Bozkır Çiçekleri’nde, yalnızlığı seçmediği halde umarsızca yalnız kalan kahramanlarıyla 70’li yılların Ankarası’nı adımlıyor Selçuk Baran: Yolları bozkırın ortasında kesişen Seyfi’nin, Nurten’in ve Müfit’in gözünden, yer yer umutlu, yer yer coşkulu ama çokça hüzünlü bir resim çiziyor.